Ecdadımızın Emanetine Sahip Çıkalım

Haymana Merkez Camii’nde hutbe irad eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ecdadımızın emanetine sahip çıkalım. Bu emaneti aynı bilinç ve idealle yarınlara taşıyalım.” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "34. İl Müftüleri İstişare Toplantısı" için bulunduğu Haymana'da, tarihi Haymana Merkez Camii'nde hutbe irad ederek cuma namazı kıldırdı.

Cumanız Mübarek olsun, Aziz Kardeşlerim!

Okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:“Hicret edenlerin, yurtlarından çıkarılanların, benim yolumda eziyete uğratılanların, savaşanların ve öldürülenlerin, işte onların günahlarını elbette sileceğim. Andolsun ki, Allah katından bir mükâfat olarak onları altından ırmaklar akan cennetlere koyacağım. Şüphe yok ki nimetin güzeli Allah katındadır!”

Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamber Efendimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır:“Allah, sadece kendi yolunda cihad etmek ve kelime-i tevhidi doğrulamak üzere yola çıkan kimseyi cennete sokmaya veya çıktığı evine sevap ve ganimet ile döndürmeye kefil olmuştur.”

Kardeşlerim!

Vatan, insanın yuvasını kurduğu ve huzur bulduğu yerdir. Baskı ve zulümden uzak, güven içinde özgürce yaşanan topraktır. Vatan sevgisi, Yüce Allah’ın kalplerimize nakşettiği benzersiz bir duygudur. Kahraman ecdadımız soylu bir mücadeleyle bu vatanı müdafaa ederken imanından güç almış, vatan sevgisiyle ayakta kalmıştır. Onlar, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin, namusumuz çiğnenmesin diye canlarını feda etmekten kaçınmamıştır. Zira vatanı savunmak, bir milletin sahip olduğu maddî ve manevî bütün değerleri savunmaktır. Mukaddesâtı savunmanın karşılığı ise ya gazilik ya da şehitliktir.

Muhterem Müminler!

Şehitlik, öyle ulvi bir makamdır ki, Rabbimiz tarafından övülmüş, Peygamberimiz tarafından arzulanmıştır. Şehitlik yeryüzünde hakkın, hakikatin ve adaletin hâkim olması için varlığını ortaya koymaktır. Kötülüğün ve zulmün karşısında iyiliğe ve barışa şahit olmaktır. Bu şehadetin mükâfatı, dünya hayatında şeref, ahirette ise cennettir. Şehitler diridir, ölmezler, onlara “ölü” denmez. Nitekim Yüce Rabbimiz bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Bilakis onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.”

Aziz Müminler!

Tarihin akışını değiştiren nice şanlı zaferler vardır. Çanakkale zaferi de bunlardan biridir. Yüreği sarsılmaz bir imanla ve vatan aşkıyla çarpanların, hayâsızca bir işgale gövdesini siper ettiği yerdir Çanakkale. Mehmetçiğin “Ölürsem şehit, kalırsam gazi” parolasıyla istiklali ve istikbali uğruna toprağa düştüğü yerdir Çanakkale. Enginlere sığmayıp taşan bir milletin yeniden var oluş destanı yazdığı yerdir Çanakkale.

Anadolu’nun her köşesinden, Rumeli’den, Bağdat’tan, Şam’dan, Üsküp’ten, Bosna’dan Diyabakır’dan, Hakkari’den kopup gelmiş, dilleri ve renkleri farklı ama davaları aynı olan bir milletin omuz omuza verdiği mücadelenin adıdır Çanakkale. Kadınıyla erkeğiyle ecdadımızın taşıdığı bir sancak, her karışında o aziz ruhu barındıran bir topraktır Çanakkale.

“…Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin…”ayetini düstur edinen Mehmetçiğin yaralı düşman askerine su içirip onu sırtında taşıdığı, esir düşenlere insanca davrandığı, dünyaya savaş ahlakını öğrettiği yerdir Çanakkale.

Çanakkale“Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer inanmışsanız şüphesiz en üstün olan sizsiniz.”müjdesinin tecelli ettiği yerdir.

Kardeşlerim!

Birlik, beraberlik ve kardeşliğimize kastedenler dün olduğu gibi bugün de hiçbir vicdâni ve ahlakî değer tanımadan üzerimize gelmektedir. Terör örgütleri ve zulüm çeteleri, aziz milletimizin huzurunu, birliğini ve dirliğini bozmaya çalışmaktadır. Ancak, aramıza fitne tohumları ekmeye, irademizi ve basiretimizi zayıflatmaya uğraşanların sonu muhakkak hüsran olacaktır. İmanımızdan aldığımız güç ve tarihimizden aldığımız ilhamla bizler bugün de barışı, huzuru, kardeşliği ve adaleti tesis etmek için mücadele etmekteyiz.

Öyleyse Aziz Kardeşlerim!

Tarihimizi, kültürümüzü, değerlerimizi, bizi biz yapan ve bugünlere getiren zaferlerimizi unutmayalım, unutturmayalım. Çanakkale’yi geçilmez kılan ruhu, şühedâ fışkıran toprağımızın izzetini evlatlarımıza öğretelim. Ecdadımızın emanetine sahip çıkalım. Bu emaneti aynı bilinç ve idealle yarınlara taşıyalım.

“Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, sana âgûşuunu açmış duruyor peygamber” ruhuyla gençlerimizi, çocuklarımızı yetiştirmeye çalışalım.

Kardeşlerim,

Önümüzdeki Pazartesi günü bir kez daha rahmet, bereket ve bağışlanma mevsimi olan üç aylara kavuşmanın sevincini yaşayacağız. Perşembe’yi Cuma’ya bağlayan gece de Regâib Kandili’ni idrâk edeceğiz. Yüce Rabbimiz üç ayları en güzel şekilde değerlendirmeyi, rızasını kazanmış olarak hep birlikte Ramazan’a kavuşmayı cümlemize nasip eylesin. Dinimiz ve mukaddesâtımız, vatanımız ve milletimiz, barışımız ve esenliğimiz için can veren bütün şehitlerimize rahmet, gazilerimize şifalar ihsan eylesin.

Hutbemi Peygamber Efendimizin şu hadis-i şerifi ile bitiriyorum:“Allah’ım! Recep ve Şaban aylarını hakkımızda mübarek eyle, bizi Ramazan ayına ulaştır!”

16 Mar 2018 - 22:53 - Diyanet


göndermek için kutuyu işaretleyin

Yorum yazarak Mihrap Haber Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Mihrap Haber hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Haber ajansları tarafından servis edilen tüm haberler Mihrap Haber editörlerinin hiçbir editöryel müdahalesi olmadan, ajans kanallarından geldiği şekliyle yayınlanmaktadır. Sitemize ajanslar üzerinden aktarılan haberlerin hukuki muhatabı Mihrap Haber değil haberi geçen ajanstır.


Anket Sitemizde en çok hangi haberler ilginizi çekiyor?
Tüm anketler